33,5657$% 0.2
36,7199€% 0.25
2.659,58%1,59
33,5657$% 0.2
36,7199€% 0.25
2.659,58%1,59
Ali Şen: “Eğitimde fırsat eşitliği ilkesini savunan bir toplum olarak, Şanlıurfa’daki öğretmen açığını görmezden gelmek kabul edilemez.”
Türkiye’nin en köklü şehirlerinden biri olan Şanlıurfa, sahip olduğu tarihi ve kültürel zenginliklerle sadece turistik değil, aynı zamanda eğitim anlamında da gelişime açık bir potansiyele sahiptir. Ancak şehir, diğer pek çok kentimiz gibi ciddi bir öğretmen açığı ile karşı karşıya. Bu sorun, eğitimde fırsat eşitliğini olumsuz etkilediği gibi öğrencilerin akademik başarılarını da sınırlamaktadır. Öğretmen açığı, özellikle kırsal bölgelerde yaşayan çocukların nitelikli eğitime erişimini güçleştiriyor.
Şanlıurfa’nın demografik yapısı, nüfus artış hızı ve kırsal kesimlerdeki nüfus yoğunluğu, öğretmen ihtiyacını giderek artırıyor. Ancak, bu bölgelerde görev yapacak öğretmen sayısı yetersiz kalıyor. Bunun temel sebeplerinden biri, öğretmenlerin bölgedeki çalışma koşulları ve yaşam standartlarından kaynaklanan zorluklardır. Çoğu öğretmen, zorunlu hizmet süresi biter bitmez batı illerine tayin talebinde bulunuyor. Böylece, öğretmen açığı sorunu kalıcı bir şekilde çözülemiyor.
Bu açığın en önemli sonucu ise eğitimde kalite kaybıdır. Az sayıdaki öğretmen, geniş öğrenci gruplarına ders vermek zorunda kalıyor. Bu durum, bireysel ilgiyi zorlaştırıyor ve öğrencilerin eksiklerini tamamlama sürecini aksatıyor. Yetersiz öğretmen sayısı, özellikle kırsal kesimlerdeki okullarda sınıf mevcutlarını artırıyor ve öğrencilerin birebir ilgi göremediği bir ortam yaratıyor. Bu da öğrencilerin başarısızlık riskini artırıyor.
Her eğitim yılı başında geçici görevlendirmelerle veya ücretli öğretmenlerle sorun çözülmeye çalışılsa da, bu yöntemler kalıcı bir iyileştirme sağlamıyor. Ücretli öğretmenlerin sıklıkla değişmesi, eğitim sürecinin bütünlüğünü bozarak öğrenci-öğretmen ilişkisini olumsuz etkiliyor. Bu yüzden, Şanlıurfa gibi bölgelerde öğretmen açığını kalıcı olarak kapatacak yeni politikaların geliştirilmesi şart.
Öncelikle, Şanlıurfa gibi bölgelerde öğretmenlerin kalıcı olarak görev yapmalarını sağlayacak teşvikler oluşturulmalı. Öğretmenlerin hem maddi hem de sosyal açıdan desteklenmesi, bölgedeki yaşam şartlarının iyileştirilmesi bu teşviklerden biri olabilir. Ayrıca, yerel öğretmen yetiştirme programlarıyla bölgenin kendi eğitim kadrosunu oluşturması teşvik edilmelidir. Böylece, bölgeye uyum sağlayabilecek, kültürel ve sosyal yapıyı tanıyan öğretmenlerin eğitim sürecine katkıda bulunması sağlanabilir.
Eğitimde fırsat eşitliği ilkesini savunan bir toplum olarak, Şanlıurfa’daki öğretmen açığını görmezden gelmek kabul edilemez. Bu sorunun kalıcı çözümlerle giderilmesi, gelecekte daha nitelikli bireylerin yetişmesi ve bölgenin sosyo-ekonomik kalkınmasına katkıda bulunacaktır. Şanlıurfa ve benzeri bölgelerdeki öğretmen açığını kapatmak, sadece bir eğitim politikası değil, toplumsal gelişimin de bir gereğidir.
Hüseyin Acarlar Dansöz Ve Mevlevi